Yazar: Tur

  • Kamp ve Karavan Turizmi doğaya saygılı bir tatil anlayışı teşvik eder

    Kamp ve Karavan Turizmi doğaya saygılı bir tatil anlayışı teşvik eder

    Bozulmamış doğa, kültürel bir panorama, tarihi bir duvar halısı ve hesapsız dostluk Türkiye’de kampçıları bekliyor. Ege ve Akdeniz’in ışıltılı kıyılarından yemyeşil Karadeniz kıyılarına, el değmemiş dağ göllerinden antik kalıntıların akıldan çıkmayan güzelliğine, yüksek dağ çayırlarının tazeliğinden peri bacalarının ve yeraltı şehirlerinin sürprizine kadar Türk manzarasının coğrafi çeşitliliği ve büyüklüğü kamp maceralarına uygundur.

    İster karavanla ister çadırda kamp yapmak, ziyaretçilerin turistler tarafından nadiren görülen bir Türkiye’yi görmelerini sağlar; Küçük köyler ve şirin taşra kasabalarından oluşan bir ülke, tamamen açık ve çitle çevrili bir ülke, misafirperverliği ve cömertliği ile tanınan bir ülke. Kampçılık Anadolu kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Türklerin göçebe gelenekleri, beslenme alışkanlıklarından iç dekorasyon tarzlarına kadar her şeyi etkileyerek modern yaşam üzerinde güçlü bir izlenim bırakmıştır Örneğin kilimler, aslen göçebeler tarafından kullanılmış ve baharat ve sarımsakla kürlenmiş et olan pastırma, göçebe diyetin ayrılmaz bir parçasıydı.

    Kıyı ovasının sıcağından kaçmak için yaz aylarında yüksek dağ çayırlarına çıkmak, bir başka kalıcı göçebe geleneğidir. Birkaçı restore edilmiş olan ortaçağ kervansarayları, doğubatı İpek Yolu’nu işaret ediyor ve erken ticari gezginlerin hareketliliğini kanıtlıyor. Gerçekten de Anadolu’nun tarihi, nüfus değişimleri ve bir medeniyetin başarılarının bir önceki medeniyetin deneyimlerine dayandığı devam eden bir kültürel simbiyoz ile işaretlenmiştir.

    Türkiye genellikle ‘açık hava müzesi’ olarak adlandırılır ve kamp yapmak bu olağanüstü yeri görmenin en iyi yollarından biridir. Türkiye’nin dört bir yanında çok sayıda organize kamp alanı gezginleri ağırlıyor. Bunların çoğuna otoyol ile ulaşılabilir ve deniz kenarındadır. Bunlar bir aile tatili için ideal bir ortam sağlar; Kamp alanları su, yemek pişirme ve sıhhi tesisler sağlar ve yerel dükkanlar taze yiyecekler satarken, plajlar ve deniz hem çocuklar hem de yetişkinler için sonsuz eğlence olanakları sunar.

    Karavanlar ve sırt çantalı gezginler tüm ülkeyi kamp alanı olarak düşünebilirler. Herhangi bir kasabada erzak satın alınabilir ve yerel halk arazilerini ziyaretçilerle paylaşmaktan her zaman mutlu olur. Sadece bir hatırlatma: sorumlu kampçılar kamp alanlarını temiz ve çöpsüz bırakırlar. Çevrenin tadını çıkarmak için onu korumalıyız! Yerel Türk Turizm Ofisiniz, bir gezi planlamanıza yardımcı olacak önerilerde bulunmaktan mutluluk duyacaktır. Birçok tur acentesi, maceracı gezginler için trekking gezileri, nehir raftingi ve at sırtında geziler düzenlemektedir. Kırsal bölgelere geziler için Türkiye’nin büyük şehirlerinde tam donanımlı kampçılar (karavanlar) kiralanabilir. Yolculuğunuzun tadını çıkarın!

  • Rafting yapmak için herhangi bir tecrübeye veya eğitime gerek yoktur

    Rafting yapmak için herhangi bir tecrübeye veya eğitime gerek yoktur

    Doğa odaklı turizm faaliyetlerine olan ilgi arttıkça doğaya zarar vermeden yapılan sporlar da önem kazanmaktadır. Rafting de bu sporlardan biridir ve en centilmen rekabeti temsil eder. İnsanoğlu yüzyıllar boyunca nehirlerin güzelliğinden etkilenmiş ve onları yaşam kaynağı haline getirmiştir. Bugün, onların coşkusuna meydan okumaya ve bedenini ve zihnini bu doğal güçle karşı karşıya getirmeye ihtiyacı var.

    Raftingin doğuşu kuşkusuz insanoğlunun nehirde yüzen bir dalı ilk kez kavramasıyla başlamıştır. Günümüzde rafting, Batı dünyasında popüler bir spordur. Hızlı nehirlerde, kalın lateks malzemeden yapılmış şişirilmiş botlarda 4 ila 12 kişi ile yapılan bu spor, insanın fiziksel enerjisini, zihnini, coğrafi kontrolünü ve fiziksel ve psikolojik dayanıklılığını bir arada gerektirir. Sporcuların doğaya karşı verdikleri bu mücadelede sahip oldukları tek koruma can yelekleri ve kasklardır.

    Hedefe ulaşmak, tüm zorluklara rağmen bir nehrin vahşi akıntısına karşı mücadele ettikten sonra nihai tatmindir. Nehrin rehberliğinde bozulmamış doğayı keşfetmek, rafting ile yaşanabilecek en büyük zevktir. Türkiye’de birçok akarsu rafting ve kano sporları için uygundur. Çoruh nehrinin yanı sıra Karadeniz Bölgesi’nde Fırtına, Berta, Barhal, Oltu ve Harşit Nehirleri, Akdeniz Bölgesi’nde ise Göksu, Köprüçay, Manavgat ve Ejder Nehirleri ile Cehennem Çayı rafting için mükemmel rotalardır.

    Rafting, doğaya zarar vermeden, aşırı yapılaşmaya veya kirliliğe yol açmadan yapılır ve gerçek anlamda doğa dostudur. Raftingin teşvik edilmesi hem Türkiye’nin turizmi açısından hem de doğa koruma bilincinin gelişmesi açısından olumlu bir etki yaratacaktır. Büyük macera, sporun en heyecanlısı.

  • Türkiye’de Golf, 1895 yılından bu yana oynanmaktadır

    Türkiye’de Golf, 1895 yılından bu yana oynanmaktadır

    Köklü bir geçmişe sahip olan ve en çevre odaklı spor dalı olarak bilinen golf, Türkiye’de son yıllarda büyük bir gelişme gösteriyor. 30 bine yakın alanda her cinsiyetten ve her kesimden yaklaşık 50 milyon insan, kuralları yazılı olan en eski ve aynı zamanda en karlı spor dallarından biri olan golfü oynuyor.

    Golf, oyuncuların doğada saatler geçirerek günlük problemlerinden bir mola vermelerini sağladığı için ideal bir eğlence ve bazıları için bir yaşam biçimidir. Bu nedenle uzmanlar, toplumların üretkenliğinin ve sağlığının iyileşmesini golf kulüplerinin sayısının artmasına bağlamaktadır.

    Turistik aktiviteleri çeşitlendirme ve tüm yıla yayma yaklaşımını benimseyen Turizm Bakanlığı, golf turizmine büyük önem vermektedir. Bu amaçla Bakanlıkça kıyılarımıza yakın golf sahası olarak uygun alanlar ve yüksek kapasiteli konaklama tesisleri üzerinde çalışıldı. Bu alanlarla ilgili planlama zaten sonuçlandırılmıştır. Golf, gelir düzeyi yüksek yabancı ziyaretçiler tarafından tercih edilen bir eğlence türüdür.

    Bu hususu dikkate alan Bakanlık, planlanan ve uluslararası standartlara uygun standartları hedeflenen golf sahalarına diğer spor tesislerinin de dahil edilmesini öngörmüştür. Bakanlık, önümüzdeki yıllarda da ülkemizde uluslararası golf turnuvaları düzenlemeyi hedeflemiş ve bu amaçla 10 golf sahası belirlemiştir. Bakanlık, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında, kamuya açık bazı alanların, ilgili tüm çevresel olanaklarla birlikte golf sahasına dönüştürülmesini belirlemiş ve bu alanları yatırımcılara tahsis etmiştir.

  • Türkiye, modernliği ve hizmet kalitesi ile kayak merkezi ülkesidir

    Türkiye, modernliği ve hizmet kalitesi ile kayak merkezi ülkesidir

    Ortalama yüksekliği 1000 inç olan Anadolu yarımadası, kuzeyde Kuzey Anadolu Dağları (2587-3932 inç), güneyde Toros (Toros) Dağları (3086-4136 inç) ile kaplıdır. Orta ve Doğu Anadolu yüksek yaylaları, Erciyes Dağı (3917 inç) ve Ağrı Dağı (5137 inç) gibi sönmüş volkanik dağların büyüsüne sahiptir. Normal kış koşullarında kar yüksekliği yaklaşık 3 metreye ulaşır ve ormanlarla kaplı dağlık alanların doğal güzelliği ile unutulmaz bir kış tatili sunar.

    Türkiye’deki Popüler Kayak Merkezleri:
    Uludağ Kayak Merkezi,
    Kartalkaya Kayak Merkezi,
    Erciyes Kayak Merkezi,
    Palandöken Kayak Merkezi,
    Sarıkamış Kayak Merkezi

  • Göreme Milli Parkı Üzerinde Kapadokya Sıcak Hava Balon Gezisi

    Göreme Milli Parkı Üzerinde Kapadokya Sıcak Hava Balon Gezisi

    Sıcak hava balon turları için dünyanın en iyi yeri Kapadokya bölgesidir. Dünya içerisinde doğa ve tarihin en güzel şekilde bir araya geldiği yerdir. Coğrafi olaylar garip kaya oluşumları oluştururken, tarihsel süreç boyunca insanlar bu toprak sütunların içine evler ve kiliseler oyarak ve fresklerle süsleyerek bin yıllık uygarlıkların izlerini taşımışlardır. Kapadokya’da ‘mutlaka görülmesi gereken’ pek çok yer var, örneğin; çeşitli ‘peri bacaları’, Göreme Vadisi, Göreme Milli Parkı, kaya kiliseleri, kaymaklı, Derinkuyu veya Özkonak yeraltı şehirleri, Zelve Vadisi, Avanos, çanak çömlekleriyle birlikte, Uçhisar ve Ortahisar kaya kalesi, Ihlara Vadisi, Kızıl Vadi ve Soğanlı.

    Dünyada ilk kez var olması 18. yüzyılın sonlarına kadar uzanan balonla uçuş sporu, ülkemizde de yoğun bir şekilde ilgi görmektedir. Uzun yıllar boyunca bireysel spor amacı ile yapıldığı gibi, ülkemizin turistik bölgelerinde bölgesel aktiviteler sırasında balonla şehir turları da yapılmaktadır. Balon, içine doldurulan sıvı propan gazının ısıtılması ile havalanır. Uygun rüzgar altında (10 km/s’nin altında) sakin bir uçuşla uzun süre havada kalabilirsiniz. Uygun uçuş yüksekliği 500 – 1500 feet arasında olan, irtifa kazanımı ve kaybı olan balon yönlendirme, hızını değiştirme, deneyimli bir pilot tarafından kolaylıkla yapılabilmektedir.

    Balonun Yapısı
    Sepet içerisinde genellikle hafif ve sentetik bir malzeme olan “vimin”den imal edilen ve balonun yolcularını taşıyan propan gazı tüpleri, altimetre, termometre, havaalanı ile haberleşme için kablosuz, varyometre ve yangın söndürücüler bulunmaktadır. Propan tüpleri, yaklaşık 20 kg. Sepet içindeki her bir ağırlık, balonun genişlemesini koruyan propan gazı içerir. Her tüp, balona yaklaşık 40 – 45 dakikalık bir uçuş imkanı sağlar.

    Balonun toplam kaldırma kuvveti 771 Kg civarındadır. Balonun kalkışı, balonun içine doldurulan propan gazının, altındaki fırınlar vasıtasıyla ısıtılması ile sağlanır. Fırınlar balonun hacmine göre 2 veya 3 adet olabilir. Balonun içindeki ısı asla 120 dereceyi geçmemelidir. Uçuşu durdurarak inişi sürdürmek için içine kırmızı ip çekilir. Bu sayede aktif düşen valf, içindeki havanın hızlı bir şekilde dışarı atılmasını sağlar. İç havanın boşaltma hızının yetersiz olması durumunda balonun üst kısmında bulunan acil durum deliği açılır.

  • İstanbul’da her zevke ve bütçeye uygun zengin alışveriş seçenekleri var

    İstanbul’da her zevke ve bütçeye uygun zengin alışveriş seçenekleri var

    Eminönü’ndeki Yeni Camiin’in yanı başındaki Mısır Çarşısı veya Baharat Pazarında mistik doğunun hayal alemine uzanabilirsiniz. Şehrin eski bölgesindeki Sultanahmet de ayrı bir alışveriş merkezi haline aldı son yıllarda. 18’inci yüzyıl Mehmet Efendi Medresesi’ndekı İstanbul Sanatları Çarşısı ve yakınındaki, mimar Sinan tarafından yapılan 16. yüzyıl Caferağa Medresesinde zanaatkarları çalışırken görmek ve yaptıklarından satın almak mümkün.

    Taksim – Nişantaşı – Şişli semtlerindeki seçkin dükkanlar pazar yerlerindeki kargaşanın tam tersini yansıtıyor. istiklal, Cumhuriyet ve Rumeli Caddelerinde, Türkiye’nin yüksek kaliteli tekstillerinden üretilen şık modelleri satan dükkanları rahatça gezebilir ve alışveriş yapabilirsiniz. Birbiri ardı sıra açılan alışveriş komplekslerinde ise İstanbuldakı en şık mağazaların şubeleri yer alıyor.

  • Türkiye’nin; Denizi ve Doğal Güzellikleriyle En Popüler Tatil Yerleri

    Türkiye’nin; Denizi ve Doğal Güzellikleriyle En Popüler Tatil Yerleri

    Kıyılarının mükemmel plajları ve antik kalıntılarından kozmopolit şehirlerinin nabzına kadar. Ziyaretçiler, birinci sınıf bir yemeğin tadını çıkarmadan önce tarihi bir sarayın büyüsünde kendilerini kaybedebilir veya son teknoloji bir yatın konforunda yolculuklarına devam etmeden önce Roma kalıntıları arasında yüzebilirler. Zevkiniz ne olursa olsun, Türkiye’de görülecek ve yapılacak sayısız şey var. Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul, çoğu gezgin için giriş kapısı görevi görüyor. İstanbul, dünyada iki kıtada yer alan tek şehirdir ve ziyaretçiler için çok sayıda büyüleyici cazibe merkezi sunmaktadır.

    İstanbul’un en popüler yerlerinden bazıları İstanbul Boğazı, Sultanahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Kariye Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Galata Kulesi, Adalar ve Kapalıçarşı’dır. İpek diyarı Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti ve modern Türk kültürünün doğduğu yerdi. Yeşil Cami ve Ulu Cami gibi camiler, ülkenin en önemli ve güzel camilerinden bazılarıdır. Ülkenin ilk kayak merkezi, şehrin güneyinde yer alan Uludağ dağında inşa edilmiştir.

    Çanakkale Boğazı’ndan Bodrum’un güneşli plajlarına kadar Türkiye’nin Ege kıyıları Türkiye’nin en güzel manzaraları arasındadır. Bir Ege turunun öne çıkan noktaları, efsanevi Truva Savaşı’nın yeri ve tahta atı olan Truva; bir zamanlar büyük bir kültür merkezi olan ve şimdi Türkiye’nin en iyi arkeolojik alanlarından biri olan antik Bergama; Roma Küçük Asya’nın başkenti Efes, tapınağı Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan tanrıça Artemis’e adanmıştır; Antik çağın en büyük heykeltıraşlık okulunun merkezi olan Aphrodisias; Göz kamaştırıcı beyaz kireçlenmiş kalelerden oluşan eşsiz bir masal diyarı olan Pamukkale; ve uzun, palmiyelerle çevrili bir sahili ve güzel plajları ile büyüleyici bir sahil kasabası olan Bodrum.

    Akdeniz kıyısındaki Antalya ili, Türkiye’nin başlıca tatil bölgesidir. Güneşlenmek, yüzmek ve spor yapmak için tam bir cennettir. Hepsinden iyisi, Antalya yakındaki arkeolojik cazibe merkezleri için uygun bir merkez olarak hizmet vermektedir. Antik tiyatrolar Aspendos ve Perge’de olağanüstü bir koruma durumunda bulunabilir ve ziyaretçiler Kekova’daki batık şehir Simena’yı gezebilirler. Patara, Letoon, Xanthos, Myra ve Apollonia gibi antik Likya kentlerinin kalıntıları da kolay bir seyahat mesafesindedir. Bunlar Anadolu Yarımadası’nın en büyüleyici yerleri arasındadır. İç Anadolu’daki Kapadokya, dünyanın en fantastik manzaralarından biri ve Türkiye’nin en popüler turistik yerlerinden biridir.

    Bölgenin ilk Hıristiyan sakinleri, zulmedenlerden sığındıkları 220’den fazla kilise ve çok sayıda yeraltı şehri oluşturmak için olağanüstü kaya oluşumlarını kullandılar. Diğer popüler destinasyonlar arasında Karadeniz Bölgesi’ndeki Safranbolu, geleneksel Türk evlerinin açık hava müzesi; Türkiye’nin güneydoğusundaki Nemrut Dağı, M.Ö. birinci yüzyıl Kommagene Krallığı’nı anan devasa taş tanrı heykellerinin bulunduğu yer. Orta Anadolu’daki Konya, 13. yüzyılda Semazenler olarak bilinen Mevlevi Tarikatı’nı kuran büyük İslam filozofu Mevlana Celaleddin Rumi’ye ev sahipliği yapmıştır. Her yıl Aralık ayı başlarında, beyaz cübbeli Mevleviler, Mevlana’nın ölümünü, dansa veya sema gibi transa dönüşerek muhteşem bir manzarayla anarlar.

  • Antalya’da Ne Yenir, Antalya’nın Meşhur Yemekleri

    Antalya’da Ne Yenir, Antalya’nın Meşhur Yemekleri

    Antalya, yöresel yemekleri ile ünlü. Öyle ki değişik malzemelerle yapılan birçok özel yemeği bulunuyor. Taratorlu piyaz, laba, hibeş, saç kavurması, tandır kebabı, Arap kadayıfı… Bu arada reçelleri de unutmamak gerekir. Greyfurt, limon, portakal, bergamot, turunç ve benzeri narenciye ürünlerinin yanında, patlıcan, karpuz ve incirden de yapılan pek çok reçel çeşidi bulunuyor. Akdeniz’in bu güzel kentinde deniz ürünlerin ise tadı bir başka güzel… Taze balıkların, ahtapotun, kalamarın ve midyenin lezzeti bile alıştığımızdan çok farklı…

    Bir turizm başkenti olma yolunda hızla ilerleyen Antalya’da Fransız mutfağından, Çin mutfağına kadar değişik mutfakların incelikli örneklerini bulmak mümkün. Antalya geceleri de epey renkli geçiyor. Gece kulüpleri, yat limanı lokantaları, Konyaaltı’ndaki restoranlar ve lüks otellerin yanı sıra; Kaleiçi’ndeki yan yana sıralanan bar ve kafeler değişik eğlence alternatifleri sunuyor. Hareketli geçen bir günün yorgunluğunu atmak için yapabileceğiniz en iyi şey, akşam serinliğinde Kaleiçi kafelerinde oturup soğuk birşeyler içmek olabilir.

    Dev çam ağaçları altındaki fıskiyeli ve süs havuzlu bahçede bir semaver sipariş verip, hararetinizi giderebilirsiniz. Burada içeceğiniz nefis demli çayın tadını unutamayacaksınız. Tek tük de olsa palmiye ağaçları altında keyifle nargile fokurdatanlara rastlıyorsunuz. Akdeniz’in leziz deniz ürünleri, şiş köfteler, şakşuka, acılı ezme, humus ve haydari gibi mezeleriyle ünlü Antalya’da, hemen her yerde ızgara alabalık, gözleme çeşitleri ve minik acılı turşu bulmak mümkün.

    Antalya Mutfağı, bölge ürünlerinin şekillendirdiği bir yapıya sahip.Turunçgiller, muz, susam, yer fıstığı, soya, domates, salatalık, biber, taze fasulye, kabak ve patlıcan en çok elde edilen ürünler. Zeytinciliğin de yapıldığı sıcak iklimli Antalya’da, sebze-meyve ağırlıklı bir mutfak göze çarpıyor.

    Geleneksel Antalya Mutfağın Meşhur Yemekleri

    – Antalya Usulü Kabak Tatlısı
    – Kabuklu Kuru Fasulye
    – Kömbe
    – Sütlü Bulgur
    – Balık Ekşilemesi
    – Ekşi Tarhana Yapımı ve Çorbası
    – Filisli Lapa
    – Cevizli Baklava
    – Enginarlı Girit Kebabı
    – Sedik Aşı
    – Un Tarhanası
    – Hülüklü Çorba
    – Hibeş
    – Holuşka
    – Şilofta
    – Sütlü Kabak Çorbası
    – Bergamot Reçeli
    – Demir Tatlısı
    – Yörük Kebabı
    – Keşkek
    – Un Helvası
    – Tahinli Piyaz
    – Domates Civesi
    – Topak Kızartma
    – Arap Kadayıfı
    – Nohutlu Kelle Paça
    – Tarator Kızartma
    – Tahinli Kabak Tatlısı
    – Finike Usulü Muz Tatlısı
    – Fesleğenli Bamya Yemeği
    – Zeytinyağlı Yaprak Sarması ve Etli Yaprak Sarması
    – Kabak Çiçeği Dolması
    – Haluşka
    – Sarı Burma Tatlısı
    – Turunç Karpuç Reçeli
    – Yanıksı Dondurma
    – Un Tarhanası Yapımı ve Çorbası
    – Göleviz
    – Araka Yemeği
    – Tatlı Tarhana Yapımı ve Çorbası
    – Çiğirdik

  • Herkesin ayrı bir Bodrum’u vardır

    Herkesin ayrı bir Bodrum’u vardır

    “Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin, senden öncekiler de böyleydiler. Akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler…” Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı böyle yazmıştı Bodrum için. Türkiye’nin tatil yöreleri içinde hiç bir yer Bodrum kadar değişik bir imaja sahip değildir. Herkesin ayrı bir Bodrum’u vardır. İsterseniz Bodrum’u Türkiye’ye ve dünyaya tanıtan Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’u ile başlayalım: ‘Eskiden evler, savaş ve savunma için yüksek yamaçlara kondurulurdu.

    Bunlara ev değil ‘kule’ denirdi. Ama deniz özlemiyle, maviye imrenişten ötürü yerlerinde duramayarak, çam kokan nalınlarıyla, tıngır mıngır yokuş aşağı seğirtmişler; iki koyun gıcır gıcır çakılları boyunca dizilmişler. Arkada kalanlar ayak uçlarına kalkarak kızkardeşlerinin omuzları üzerinden denize bakakalmışlar. Kimi cesur evler de denize dalıp kayık olmuşlar ve dalgalar üzerinde oynaya güle, karadaki pısırık kızkardeşleriyle alay etmişler. İşte bundan dolayı kayıklarla evlerin, bir de mandalin bahçelerinin sıkı fıkı akrabalığı vardır.

    Denizde gidip gelmekten usanan kayıklar ya ev ya da mandalin bahçesi olurlar. “Görüp yaşamayana, Bodrum’u tanımayana yalan gelebilir ama Cevat Şakir’in dedikleri aynıyla vakidir, inanın. Bodrum ülkemizin adından en çok söz edilen tatil yörelerindendir. Bodrum’u tanıtan Halikarnas Balıkçısı ve onun Bodrum’a sevdalandırdığı aydınlarımızın, Bodrum’u mesken tutup yılın büyük bölümünü ya da tümünü orada geçiren yazar – çizerlerimizin bu ünde büyük payları vardır. Selim İleri’nin, Vedat Türkali’nin ve daha nice yazarımızın romanları, hikayeleri vardır Bodrum’da geçen.

    Ünü gittikçe artan, ünü arttıkça kalabalığı da artan Bodrum’da bildiğiniz bir şairimize, yazarımıza ya da ressamımıza rastlarsınız mutlaka bir yerlerde. Ama elbette sadece buradan gelmiyor ünü. Bodrum’un engin yürekli süngercileri, denizlere sevdalı kaptanları, balıkçıları, beyaz badanalı evleri, evlerin duvarlarına sarılmış mor çiçekli begonvilleri, içinde olmasa da çevresindeki pırıl pırıl koyları ve en çok da gündoğumuna doğru uzayıp giden geceleri ününe ün katıyor Bodrum’un. Bodrum yalnızca dinlenilecek bir yer değildir. Tatile mutlaka eğlence katılır. Bodrum tatilinde gün ikiye bölünür.

    Gündüz masmavi bir koyda denize girilir, parlak güneşin yakıcılığına bırakılır bedenler, yani dinlenilir de geceye hazırlanılır. Gün batıp da yıldızlar gökyüzünü süslediğinde yeni bir hayatın çağrısı duyulur. Bu çağrıya kulak tıkamak mümkün değildir. Bodrum gecesinin çağrısıdır bu. Dostlukların, düşlerin, aşkların çağrısına kim karşı koyabilir? Hele bir de dolunay süslüyorsa gökyüzünü!.. Kıyı boyunda, çevre köylerde ve koylarda, beyaz badanalı evlerin kıyısına dizildiği sokaklarda, yamaçlarda lokantalar geceye hazırdır. Usta balıkçıların ağlarına, oltalarına paçayı kaptırmış balıklar buzlara yatırılmıştır.

    Orfozlar, renkli skaroslar, midye dolmaları, kalamarlar ve mutlaka ahtapotlar!..Bodrum’da rakı sofrası kurulmuşsa ahtapot salatası olmazsa olmaz. Ahtapotlarından mı, pişiren ustalardan mıdır bilinmez ama öyledir. Bodrum’da herkes kendi gönlüne göre bir yer bulur akşamı geçirecek. Balıkçı meyhanesi de vardır, pizzacı da. Fasıl geçilen yer de vardır, rock müzik de. Barlar Sokağı, Cumhuriyet Caddesi, Neyzen Tevfik Caddesi, Azmakbaşı; kısacası her yer barlarla, meyhanelerle doludur. Seçim sizin. Bodrum sadece deniz ve güneş değildir, sadece renkli geceler de değildir.

    İnsanoğlunun Bodrum’daki macerasının 3000 yıla uzanan bir tarihi var. Bodrum’lu Tarihçi Herodot kentin MÖ. 1000 yıllarında Dorlar tarafından bugün kalenin bulunduğu yerde kurulduğunu yazıyor. O zaman burası adaymış. Halikarnassos en parlak dönemini MÖ. IV. yy’da yaşamış. Burayı Karya başkenti yapan Mausolos’un 24 yıl süren yönetiminde dünyanın yedi harikasından biri sayılan ve günümüze ancak temelleri ulaşabilen muhteşem Mausoleion anıtının yapımına başlanmıştı. Onun ölümünden sonra hem karısı, hem de kızkardeşi olan II. Artemisia anıt mezarın yapımını sürdürdü. O da tamamlayamadan ölünce sanatçılar kendi olanaklarıyla anıtı tamamladılar.

    36 sütunla çevrili İon tarzı tapınak bölümü, onun üzerinde 24 basamaklı piramix ve en üstte atlı bir araba ile Mausolos ve Artemisia’nın mermer heykellerinden oluşan 42 metrelik muhteşem bir eser ortaya çıktı. Heykeller ve bazı kabartmalar bugün British Museum’dadır. Kaçırılmamış, padişahın izniyle götürülmüştür. Artemisia ölünce yerine İdrius, ondan sonra da Prenses Ada başa geçmiş. Küçük kardeşi tarafından tahttan indirilen Ada kente hakim olan İskender (MÖ. 334) tarafından tekrar tahta çıkarılmıştır.

    İskender’den sonra bölge Lysimachos’un (MÖ. 301), sonra Ptolemaios’ların egemenliğine girmiş. MÖ. 189’da Rodos, 167’de Bergama Krallığı’na bağlanmış, MS. IV. yy’da Karia döneminde Piskoposluk Merkezi haline gelmiştir. 1274’de Menteşe Beyliği bu bölgede kurulmuş ve Kanuni Süleyman zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Eski kent bütünüyle bugünkü yerleşimin altında kaldığı için fazla bir şey ortaya çıkarılamamıştır. Bodrum’un üst tarafından geçen karayolunun yanındaki tepede bulunan ve restore edilen tiyatro da Maussollos döneminde yapılmıştı.

    Kent surlarının bir kısmı Gümbet yolundaki Myndos kapısında görülebilmektedir. Kentin simgesi sayılan Kale’nin gördüğümüz sonuncusu Saint Jean Şovalyeleri tarafından Sultan Çelebi Mehmet’in izniyle yapılmıştır. 1402’de yapımına başlanan kaleye zamanla eklemeler yapılmıştır. Bir depremle yıkılan Mausolleion’un kalıntıları kalede yapı taşı olarak kullanılmışlardı. Kalenin kuleleri yapılışlarına göre Fransız, İtalyan, Alman, İspanyol ve İngiliz Kulesi olarak adlandırılırlar. Kale bugün müze olarak düzenlenmiştir. Ülkemizin ilk ve tek sualtı müzesi buradadır.

  • Yamaç paraşütle, herhangi bir çaba göstermeden gökyüzüne uçma heyecanını yaşayın

    Yamaç paraşütle, herhangi bir çaba göstermeden gökyüzüne uçma heyecanını yaşayın

    Yamaç paraşütle, herhangi bir çaba harcamaksızın bir uçuş tatmak isteyenler çok heyecan verici bir spordur
    Yamaç paraşütü, özellikle Mavi Lagün’ün / Ölüdeniz üzerinde, Pamukkale travertenleri üzerinde, Bolu’nun Abant Gölü’nün tepesinde ve Kaş’ın yukarısındaki kıyı şeridi boyunca yüksek zirvelere ve hafif esen rüzgarlara uygun bir başka fantezi uçuşudur. Ve kuş bakışı manzaranın keyfini çıkarmak için lisanslı bir pilot olmanıza gerek yok. Deneyimli ve sigortalı yolcular, uçuş özlemi çeken herkese tandem uçuşlar sunar ve aşağıdaki manzaralar üzerinde meditasyon yapmak için ücretlerini ücretsiz bırakır. Üç yamaç paraşütü disiplini vardır: kros, bivak ve akrobatik.

    Yamaç paraşütü sporu, ilk bakışta serbest stil atlama paraşütüne benzer bir paraşüt ile uçak yerine yüksek bir tepeden koşarak havalanmaktır. Eğimli ve yüksek bir tepeye yatılan paraşüt, pilotun koşusu ile hava ile doldurulur ve pilot ile kalkış yapılır. Uçuşların süreleri, pilotun tecrübesi ve kullanılan malzemelerin performansı ile bağlantılı olarak kilometrelerce / saatlerce devam edebilir. Tek kişilik olabilmekle birlikte iki kişilik (tandem) kanatları vardır. İlk denemesi 1940’lı yıllarda yapılan ve günümüze kadar sayısız değişiklik yapılan yamaç paraşütü. Uçuş süresini ve performans güvenliğini artıran birçok yapısal iyileştirme yapıldı.

    İlk yamaç paraşütü serbest stil dalış paraşütüne benziyordu. Zamanla değişerek basınca dayanma özelliği yerine yüksek yükseltme gücüne sahip aerofil bir yapıya dönüşmüştür. Yamaç paraşütü kanat yapısı, 1980’li yıllardan itibaren kolay kalkış, yavaş alçalma oranı ve iyi uçuş performansı için uygun şekline ulaşmıştır. Ülkemizde yamaç paraşütü sporu, 1990’lı yılların başında Fethiye, Ölüdeniz (Blue Lagoon) bölgesindeki Baba Dağı’nın yabancı pilotlar tarafından keşfi ile tanınmış ve ilk olarak üniversite kulüplerinde aktif olarak başlamıştır.

    En ekonomik hava aracı olması ve doğa sporlarının içinde olması, günümüzde çok sayıda insan tarafından yapılmasını sağlamıştır. Temelde özel bir yetenek ya da çok fazla çaba gerektirmeyen Paraşüt Sporu, standart bir eğitimden sonra yapılması oldukça kolay ve keyiflidir. Yamaç paraşütü eğitimleri THK, üniversite kulüpleri ve özel kulüpler tarafından düzenlenmektedir.

    Türkiye’de Yamaç Paraşütü Yapılan Yerler

    – Babadağ, Fethiye, Muğla
    – Asas Tepesi, Kaş, Antalya
    – İnönü C Tepesi, Eskişehir
    – Munzur Dağları, Ergan, Erzincan
    – Bozdağ, İzmir
    – Nemrut Dağı, Adıyaman
    – Ali Dağı, Kayseri
    – Eğirdir, Isparta
    – Abant, Bolu
    – Gölbaşı, Ankara
    – Pamukkale, Denizli
    – Aksu, Antalya