Kayaköy, mimari yapısı, dar sokaktan ve kiliseleriyle ülkemizdeki en ilginç turizm merkezleri arasında yer alıyor. Bir zamanlar Türklerle Rumların birlikte yaşadığı Kayaköy. Fethiye – Ölüdeniz arasında 65 metre yükseklikte bir tepenin yamacına ve onun önündeki “Kaya Çukuru “denen ovaya yayılmış bir yerleşim yeri. Araştırmalar Kayaköy’ün antik Karmillassos üzenne kurulduğunu gösteriyor. Antik ragos dağlarında bulunan kaya mezarları günümüze kadar sapasağlam gelebilmiş.
Kayaköyi kimi kaynaklara göre 11. yüzyılda, kimilerine göre ise 14. yüzyılda bölgede yaşayan Rumlar tarafından Likya uygarlığının kalıntıları üzerine kurulmuş. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde de sözü geçen ve Rumca ismi Levissi olan Kayaköy. 20 yüzyılın başına kadar zengin bir kent olarak yaşamını sürdürmüş. 1922 Yılında Türkiye ve Yunanistan hükümetleri arasında yapılan “değişim anlaşması” gereğince.
Kayaköy’de yaşayan Rumlar ile Batı Trakya’da yaşayan Türkleri karşılıklı olarak göç etmek zorunda kalmış. Yöreye gelen Türkler, çevre ve yaşam koşullarına uyum sağlayamadıkları için yamaçta bulunan evler yerine Kayaköy’ün önündeki düzlüğe ve başka kentlere yerleşmişler. Kentin aşağı mahallelindeki ‘Penayla Pirgietissa’ kilimi ve yukarı mahalledeki ‘Taksiyarhis’ kilisesi ayakla kalan önemli mimari örneklerden.
Buna karşın 2 bin kadar taş ev, şapeller, çeşitli atölyeler, okullar, hastane binası, kütüphane ve diğer amaçlı binalar fiziksel koşullara direnemedtği için, köy hayalet görünümünü almış. Ancak evlerin taş duvarları, köşe ocakları, taş ocakları, spiral tuvaletleri, sarnıçları, çakıl taşlı döşemeleri, taş yolları, sokakları ve meydanlan kentin kültür zenginliğini hala belli ediyor. Bugünkü Kayaköy ise bir kaç mütevazi pansiyonu ile turistlere hizmet veriyor.